BölgeManşetler

URGENÇ; Eğitimciler Üzerine Düşen Sorumluluğu Fazlası İle Yerine Getirmektedir.

Türk Eğitim-Sen Nevşehir şube başkanı Tayfur Urgenç yaptığı açıklamada 4 Ocak’ta yüz yüze eğitimin başlaması pek mümkün gözükmüyor. Eğitim çalışanları üzerine düşen sorumluluğu fazlası ile yerine getirmektedir. Dedi.

Eğer ki yüz yüze eğitime başlayacaksak, öğretmenlerimiz de aşılamada öncelikli meslek gruplarına dahil edilmelidir.

Uzaktan eğitimle ilgili önemli açıklamalar yapan Urgenç, okulların açılış tarihini de değerlendirerek, eğer ki yüz yüze eğitime geçilecekse aşılamada öğretmenlerin öncelikli meslek gruplarına dahil edilmesini istedi. Urgenç, şunları kaydetti: ” Uzaktan eğitim tabi ki arzu ettiğimiz bir durum değil, yüz yüze eğitimin boşluğunu asla dolduramaz. Şu anda uzaktan eğitimle öğrencilerimizin kesintiye uğrayan öğrenme kayıplarını telafi etmeye çalışıyoruz. Tabi mevcut duruma baktığımızda; korkarım ki hem günlük vaka sayıları hem de Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un yaptığı açıklamaların ara mesajları 4 Ocak’ta da yüz yüze eğitimin başlamasının pek mümkün görünmediğini gösteriyor.

Tabi aşı da gündemde. Ama 4 Ocak’a kadar toplumda salgının yayılım hızını yavaşlatacak bir aşılama yapılması mümkün görünmüyor. Aşı gelse bile 15 günlük bir bekleme ve test süreci var. 15 günü geçireceğiz, ardından toplumda öncelikle sağlık çalışanlarını aşılayacağız ve ardından salgının yayılımını durduracak ölçüde bir kitleye de aşı yapacağız. Bizim sendika olarak talebimiz eğer ki yüz yüze eğitime başlayacaksak, öğretmenlerimiz de aşılamada öncelikli meslek gruplarına dahil edilmelidir. Zira 1 milyonun üzerinde eğitim çalışanı, 18 milyon öğrencimiz var. Bu noktada alacağımız tedbirler hem eğitim çalışanlarını hem öğrencileri hem de ailelerini korumak demektir. Öğretmenlerin aşılanması aynı zamanda toplum sağlığı için alınacak tedbir demektir.”

Öğrenciler okuldan çıktıktan sonra kontrolsüz ortamlarda zaman geçirdi. Bu durum okullarda alınan tedbirleri tahrip etti.

Urgenç; öğrencilerin öğrenme kayıplarının arttığını da belirten Geylan, “Unicef’in yaptığı araştırmaya göre Dünya genelinde öğrencilerin en az yüzde 60’ı bu süreçten olumsuz etkilendi. Ülkemizde kademeli olarak yüz yüze eğitime geçildiği süreçte okullarda maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyuldu. Ama sorun okulda bulunan süre değildi. Okula gelirken ve okul dönüşü okul dışında bulunulan ortamlarda kontrol sağlanamadı. Öğrencilerimiz, okuldan çıktıktan sonra bu kontrolsüz ortamlarda zaman geçirdi. Dolayısıyla bu istenmeyen durum, okullarda alınan tedbirleri tahrip etti. Dolayısıyla bu da vaka sayılarına da yansıdı. Batıda okulları açtılar ama diğer alanlarda ciddi kısıtlamalar getirdiler. Keşke sosyo- ekonomik koşullarımız izin verse de her yeri kapatsak, sadece okulları açsak… Meslektaşlarımız da kesinlikle yüz yüze eğitim yapılmasını istiyor. ” diye konuştu.

Okullar kapalıyken, öğrenciler yokken öğretmenler ne yapacaktı? Okulda öğrencinin olmadığı bir dönemde öğretmenler okula gidip duvarları mı seyredecekti?

Uzaktan eğitim ile ilgili yaşanan sorunlara da değinen Urgenç, “Uzaktan eğitim süreçlerinde en sorunlu konulardan birisi önemli sayıda öğrencinin uzaktan eğitim araçlarına ulaşamaması oldu. Bu noktada tüm öğrencilerimize uzaktan eğitim araçları ve internet imkanının ücretsiz olarak sağlanmasını talep etmiştik. Şayet uzaktan eğitime devam edecek isek -ki bir süre daha öyle görünüyor- bir çocuğumuz bile bu imkândan mahrum kalmamalıdır. Öte yandan öğretmenlerimiz de uzaktan eğitim sürecini kendi kişisel gayretleriyle yürüttüler. Şöyle ki, sendikamızın yaptığı anket çalışmasına göre öğretmenlerin yüzde 39’u uzaktan eğitim aracı satın aldığını belirtmiştir. Devletimiz öğretmenlere bunun için ek ödeme yapmadı. Öğretmenler büyük bir fedakarlıkla kişisel imkanlarını kullanarak canlı ders yaptılar. Üstelik öğretmenler eğitim fakültelerinde uzaktan eğitimle ilgili herhangi bir eğitim de almadı.

Öğrencilerin kesintiye uğrayan öğrenme kayıplarını gidermek için yoğun çaba sarf ettiler. Ben tüm öğretmenlerimize sizlerin de aracılığıyla teşekkür etmek istiyorum. Buna rağmen topluma bazı mahfiller öğretmenlerle ilgili ithamlarda bulundu. Öğretmenlerin çalışmadan ücret aldığını, pandemi sürecinde öğretmenlerin iş yapmadığını iddia ettiler. Okullar kapalıyken, öğrenciler yokken öğretmenler ne yapacaktı? Okulda öğrencinin olmadığı bir dönemde öğretmenler okula gidip duvarları mı seyredecekti? Bu hakaretler öğretmenleri çok yaraladı. Öğretmenlerin itibarını rencide etti. Bu karalama kampanyasını yapanları bir kez daha kınıyorum” diye konuştu.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu